Hz. Ömer
Hz. Ömer (r.anh) Müslüman oluşu fetih, hicreti zafer, yöneticiliği rahmet...
Hz. Ömer (r.anh) Müslüman oluşu fetih, hicreti zafer, yöneticiliği rahmet...
Mekke'de zorlu günlerdi. Allah Resulu'nün (as) peygamberlikle görevlendirildiği ve bunu insanlara tebliğ etmeye başladığından beri yaşamak daha da güçleşmişti. Alaycı tavır ve hakaretlerinin şiddetini gün geçtikçe arttırıyor. Özellikle de Müslüman olan köle ve cariyelere dayanılmaz işkencelerde bulunuyorlardı. Türlü teklifler sundukları halde Muhammed'ül Emin'i peygamberlik davasından vazgeçirememenin acısını çıkarmaya çalışıyorlardı, adeta. O şartlarda Müslüman'ım diyebilmek, cesaret istiyordu. Resulullah (as)'ın en yakınındakiler; sevgili eşi Hatice ve kızları, amcasının oğlu Ali, azadlı kölesi Zeyd ve en yakınındaki dostu Ebubekir'in ardından onlarca Mekkeli İslam'ı kabul etmiş, gizlice toplandıkları Erkam b. Ebi'l Erkam'ın evinde tebliğ faaliyetlerini destek olurlar. Hz. Peygamber(as) bütün engellemelere rağmen her yaştan her kesimden insanı kendisine iman ettiğini görünce umudunu yitirmiyor. Amcası Hamza'da artık Müslüman olmuştu. Onunla birlikte Rabbi'nden niyazı Kureyş'in ileri gelenlerinden Ömer b. Hattab, Ebu Cehil'den birinin hidayeti ile İslam'ı daha da güçlendirmesiydi. Peygamberliğinin altıncı yılı bir gün kılıcını kuşanıp bir gün Hz. Peygamber'i (as) öldürmek üzere evine giden Ömer b. Hattab, Allah Resulu'nun (as) duasından nasibini almış ve o evden İslamla şereflenip çıkmıştı. Müşriklerin baskılarının tüm gücüyle hissedildiği o günlerde Müslümanları bundan daha fazla sevindirecek bir haber olamazdı. Cahiliye inancı ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlı sert mizaçlı Ömer, batılı terkettiğini ve artık haktan yana olduğunu müşrikler karşısında dile getirmekten asla çekinmedi. Doğru bildiğinden şaşmayan Ömer'i bu yoldan geri çekilmeye müşriklerden kim cesaret edebilirdi ki...Yıllar sonra Hz. Ömer(r.a) Müslüman oluşunu fetih, hicretini zafer ve yöneticiliğini rahmet olarak nitelendiren Abdullah b. Mesud, o güne dek namaz kılamadıkları Kabe'de ancak Hz. Ömer (r.anh) Müslüman olduktan sonra namaz kılabildiklerini ifade etmiştir. Hz. Ömer (r.anh) Resullah'ın sadık dostu Hz. Ebubekir (ra) den hemen ondan sonra en yakın ikinci arkadaşı önemli kararlar alacağı zaman istişarede bulunduğu, ilmine güvendiği, kıymetli şahsiyetlerden biri oldu. Hz. Peygamber'in(as) vefatına kadar gerek canıyla gerek malıyla hiç tereddüt etmeden ona destek oldu. Bedir'de, Uhud'da, Hendek'te, Huneyn'de Allah Resulu (as) ile düşmanla korkusuzca çarpıştı. Katıldığı serviyeler dışında onun yanından hiç ayrılmadı. Resulullah'ı (as) sevindiren her şey onu da sevindirdi. Resulullah'ın (as) üzülmesine ve ona saygısızlıkta bulunulmasına hiç tahammül edemiyordu. Yeri geldiğinde müminlerin annesi olma şerefine nail olan kızı Hafsa'yı bile Hz. Muhammed'ı (as) incitmemesi gerektiği hususunda ikaz etmişti. Allah Resulu (as) Hz. Ömer'in (ra) içten, mütevazi bir üslupları vardı. Bir gün umreye gitmek için kendisinden izin isteyen Hz. Ömer'e (ra) Hz. Peygamber (as) : "Kardeşim duana bizi de ortak et ve bizi unutma." dedi. O gün Hz. Peygamber'in (as) kendisine kardeşim diye hitap etmesinden değerli başka hiçbir şey olamazdı, Hz. Ömer (ra) için. Memnuniyetini bu söz bana üzerine güneşin doğduğu her şeyden daha sevimlidir, sözleriyle dile getirdi. Bir başka defasında ise Hz. Ömer (ra) elinden tutmakta olan Hz. Peygamber'e (as) "Ya Resulullah seni canımdan başka herşeyden daha çok seviyorum, dedi. Hz. Peygamber (as) "Canımı elinde bulundurana yemin ederim ki beni canından da çok sevmedikçe olmaz diye buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ömer (ra), Vallahi şu andan itibaren seni canımdan daha çok seviyorum, dedi. Resululah Hz. Muhammed (as) işte şimdi oldu, Ömer buyurdu. Bu dünyadaki her güzel şey gibi Allah Resulu (as) ve Hz. Ömer'in (ra) imrenilecek dostlukları hiç beklemediği bir anda Hz. Peygamber'in (as) vefatıyla sona erdi. Onun yokluğu karşısında sarsılan Hz. Ömer'i (ra) ancak Hz. Ebu Bekir (ra) teskin edebildi. Hz. Ömer(ra) zor da olsa onsuz geçen on iki yılda Rasulullah'ın öğretilerine sıkı sıkıya bağlı kalmaya çalıştı. Gerek Hz. Ömer'in (r.anh) halifeliği döneminde yönettiği kadılık görevinde gerek kendi halifeliği esnasındaki icraatlarıyla adaleti titizlikle ayakta tutmak için çaba gösterdi.