İshak Danış'ın sesinden 9. Cüz I Mukabele
Kur'an-ı Kerim'in 9. cüzü, A'raf suresinin 88. ayetinden sonuna kadar olan kısmı ve Enfal suresinin 1-40. ayetlerini ihtiva eder
9. CÜZDE HANGİ SURELER BULUNUR?
🔸 Kur'an-ı Kerim'in 9. cüzü, A'raf suresinin 88. ayetinden sonuna kadar olan kısmı ve Enfal suresinin 1-40. ayetlerini ihtiva eder.
A'RÂF SURESİ
Kur'an-ı Kerim'in yedinci suresi olan A'râf suresi, Mekke döneminde nazil olmuştur.
🔸 Mekke devrinde nazil olan en uzun sure olarak bilinen A'râf suresinin Hicret öncesinde, En'âm suresinin akabinde indirildiği tahmin edilir.
🔸 A'râf kelimesi, yüksekçe yer manasına gelen urf kelimesinin çoğuludur. Dağın tepesine, atın yelesine, horoz ibiğine de urf denildiği bilinmektedir.
🔸 A'râf suresinde geçtiği manada ise cennet ile cehennem arasındaki surun yüksekçe yerleri anlamında zikredilmiştir.
🔸 Ayetlere göre cennet ile cehennem arasında bir hicâb/duvar bulunmaktadır.
"İki taraf arasında bir perde ve A'râf üzerinde de herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki bunlar, henüz cennete girmedikleri halde (girmeyi) uman cennet ehline, "Selâm size!" diye seslenirler."
A'râf suresi 46. ayetin tefsiri
A'RÂF SURESİNDE VURGULANAN KONULAR
A'râf suresi, üslup açısından bir önceki sure olan En'âm suresini andırmakta ve onun devamı gibi görünmektedir.
🔸 Bakara ve Âl-i İmrân sûreleriyle yer yer muhteva benzerlikleri gösteren A'râf suresinde, iman, itikat, ahirete iman gibi meseleler zikredilmiştir.
🔸 Vahiy, nübüvvet ile ilgili deliller getirme intibaını verse de bu surede diğer peygamberlerle Resul-i Ekrem'in (sav) karşılaştıkları durumlar ele alınmıştır.
🔸 Ahirete iman ile ilgili hususlar, A'râf suresinde sebep ve sonuç açısından ele alınmış ve tüm yönleriyle aydınlatılmış; cennet ve cehennem yanında birde araftan söz edilmiştir.
🔸 A'râf suresi, sadece İslam dini açısından değil; diğer semavi dinler açısından da ahirete iman ile ilgili tamamlayıcı ve nihai hedefe ulaştırıcı bir nitelik taşımaktadır.
🔸 Vahiy bilgisinin ulaşmış olması ile bireylerin sorumluluklarına dikkat çekilmiş ve ahiret gününde amellerin tartılacağı, iyilerin kurtulacağı ve günahkârların da ceza görecekleri belirtilmiştir.
🔸 Ahiret ve iman konularına değinen ayetlerde ahireti inkârın, kibir ve kendini beğenmişlikten ya da keyfi yaşayış ve günaha düşkünlük gibi iki farklı sebepten kaynaklandığı belirtilmiştir.
🔸 Nitekim şeytan da kibrinden dolayı Hz. Âdem'e secde etmemiştir.
"Doğrusu sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim vasıtaları verdik. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!
Andolsun sizi yarattık; sonra size şekil verdik; sonra da meleklere, "Âdem'e secde edin" diye emrettik. İblîs'in dışındakiler secde ettiler. O secde edenler arasında yer almadı.
Allah buyurdu: "Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir?" (İblîs), "Ben ondan daha üstünüm; çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın" dedi."
A'râf suresi 10-12. ayetlerin tefsiri
9. Cüz - A'râf suresinin 88-206. ayetleri
Kur'an-ı Kerim'in 9. cüzü, A'raf suresinin 88-206. ayetlerini ihtiva eder.
🔸 Peygamberler ve kavimleri tarafından kendilerine çıkarılan zorlukların dile getirildiği bölümün ardından 9. cüz, Hz. Şuayb'ın yaşadığı güçlüklere değinilerek başlar.
🔸 Hz. Şuayb da kavmini uyarmış ve inananlara baskı yapmamalarını söylemiş ancak kavmi, sözlerine inanmayı kibirlerine yedirememişlerdir.
🔸 Bu nedenle Hz. Şuayb'ı ve inananları ülkeyi terk etmeye zorlamışlar ve sonucunda kendileri zararlı çıkmış; üzerlerine azap yağmıştır.
A'râf suresi 88-95. ayetlerin tefsiri
Surede önceki kavimlere dair verilen bu örneklerle peygamberlerin iman uğrundaki mücadeleleri gözler önüne serilmiştir.
🔸 Mekkeli müşrikler uyarılmış, müminlere de sabır ve sebat göstermeleri tavsiye edilmiş; Allah'ın tedbirinin her tedbirin üstünde olduğu hatırlatılmıştır.
🔸 Ardından Hz. Musa örneği verilmiş ve Allah'ın onu firavundan korumak için firavunun sarayında büyüttüğü açıklanmıştır.
Hz. Musa'nın mucizeleri nelerdir? Hz. Musa'nın hayatı ve risaleti…
🔸 Kendisine peygamberlik verildiği ve firavuna gönderildiği, gösterdiği mucizelerle sihirbazları mağlup ettiği belirtilmiştir.
🔸 Firavunun iman etmeyişinin ise gerçeği göremeyişinden değil; kibir ve saltanat düşkünlüğünden kaynaklandığı ifade edilmiş ve hemen helak edilmediği vurgulanmıştır.
"Mûsâ dedi ki: "Ey Firavun! Ben âlemlerin rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim."
Allah hakkında gerçek olandan başkasını söylememek benim üzerime borçtur. Size rabbinizden açık bir delil getirdim. Artık İsrâiloğulları'nı benimle birlikte serbest bırak. ﴾ 105 ﴿ Firavun şöyle dedi: "Eğer bir mûcize getirdiysen ve gerçekten doğru söylüyorsan onu göster bakalım." ﴾ 106 ﴿ Bunun üzerine Mûsâ asâsını yere attı. Bir de baktılar ki apaçık bir yılan!"
A'râf suresi 104-107. ayetlerin tefsiri
🔸 Firavun ve adamlarını uyarmak için başlarına kıtlık, kuraklık ve çekirge afeti gibi sıkıntıların geldiği ancak yine de direndikleri ve iman etmeyeceklerini söyledikleri belirtilmiştir.
🔸 Firavun boğulduğu, Hz. Musa'nın ise zafer kazandığı bildirilmiş ancak Hz. Musa'nın iman mücadelesi bununla sınırlı kalmamıştır.
A'râf suresi 108-130. ayetlerin tefsiri
🔸 İlerleyen ayetlerde kavminden bir kısım insanların tapmak için Hz. Musa'dan bir put yapmasını istedikleri belirtilmiştir.
🔸 Hz. Musa ise bu teklife kızmış ve onları anlayışsızlıkla suçlamıştır. Kavmi için puta tapmanın gözle görülmeyen Allah'a tapmaktan onlara daha kolay geldiği vurgulanmıştır.
🔸 Hz. Musa da Rabbini görmeyi dilemiş ancak bunun mümkün olmayacağı kendisine bildirilmiştir.
A'râf suresi 138-143. ayetlerin tefsiri
"Mûsâ, tayin ettiğimiz vakitte (Tûr'a) gelip de rabbi onunla konuştuğunda o, "Rabbim! Bana görün; sana bakayım" dedi. Rabbi, "Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak; eğer o yerinde durabilirse sen de beni görebilirsin" buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti; Mûsâ da bayılıp düştü. Kendine gelince dedi ki: "Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tövbe ettim; ben inananların ilkiyim."
A'râf suresi 143. ayetin tefsiri
🔸 Bu sırada Hz. Musa'nın Tûr'a gidişini fırsat bilen bazı kişiler altından bir buzağı heykeli yapmışlar ve ona tapmaya başlamışlardır.
🔸 Tövbe edip dönenlerin affedildiği ve kurtulduğu; Allah'ın bağışlamayı sevdiği ve rahmeti ile her şeyi kuşattığı bildirilmiştir.
A'râf suresi 147-153. ayetlerin tefsiri
🔸 Âdemoğulları olarak adlandırılan insanların, Allah'a iman etmede, ikrar ve şahadet zincirinin birer halkası gibi nesiller halinde yaratıldığı belirtilmiştir.
🔸 "Bizim iman ve ikrardan haberimiz yoktu" dememeleri için art arda gelen peygamberler tarafından uyarılmışlardır.
🔸 Allah'ın ayetlerini hiçe sayanların, yavaş yavaş ve farkına varmadan helâke doğru sürüklendikleri ifade edilmiştir.
🔸 Kur'an'a uyanların kurtulacakları belirtilmiş ve ayette Allah'ın "kitaba sımsıkı sarılıp namazı hakkıyla kılanlarla iyiliğe koşanların emeğini boşa çıkarmayacağı" vurgulanmıştır.
A'râf suresi 170-178. ayetlerin tefsiri
🔸 A'raf suresinin sonlarında puta tapmanın anlamsız ve faydasız oluşu bir kez daha vurgulanmış; kıyametin ne zaman kopacağı bilgisinin yalnızca Allah'a ait olduğuna dikkat çekilmiştir.
🔸 Bu bilgi, Peygamber Efendimize (sav) dahi verilmemiştir. Peygamberin görevinin gayb âleminin sırlarını açıklamak değil, Allah tarafından bildirilenleri tebliğ etmek olduğu ifade edilmiş; onun yalnızca bir müjdeci ve uyarıcı olduğu belirtilmiştir.
A'râf suresi 187-188. ayetlerin tefsiri
"De ki: Ben kendim için, Allah'ın dilediği dışında ne bir fayda elde edebilirim ne de zarardan kurtulabilirim. Eğer gaybı biliyor olsaydım elbette bundan çok faydalanırdım, başıma kötülük de gelmezdi. Ben yalnızca inanan kimseler için uyarıcı ve müjdeleyiciyim."
A'râf suresi 188. ayetin tefsiri
🔸 Gerçek dostun kitap indiren ve vahiy göndererek insanlara doğru yolu gösteren Allah olduğu vurgulanmış; O'nun bütün iyilerin dostu ve velisi olduğu ifade edilmiştir.
🔸 Kurtuluşun affa sarılma, iyiliği emretme ve anlayışsızlardan yüz çevirmekle mümkün olduğu belirtilmiş ve şeytanın vesvesesinden Allah'a sığınmak gerektiği buyurulmuştur.
🔸 Şeytanın kendi dostlarını hep azgınlığa sürüklediği ve yakalarını hiç bırakmadığı bildirilmiştir.
A'râf suresi 196-202. ayetlerin tefsiri
🔸 Din konusunda vahye uymanın önemi, Kur'an okunduğu zaman onu dinlemenin lüzumu, Allah'a sunulan duanın üslup ve adabı bu son ayetlerde açıkça dile getirilmiştir.
🔸 Sure, vahye uymanın nihaî hedefinin Allah'ı doğru tanımak ve O'na kulluk etmek demek olduğunu ortaya koyan şu ayetle son bulmuştur:
"Rabbinin katında bulunanlar bile O'na kulluk etmek hususunda kibre kapılmazlar, O'nu tesbih ederler ve yalnız O'na secde ederler."
A'râf suresi 206. ayetin tefsiri
ENFÂL SURESİ
🔸 Kur'an-ı Kerim'in sekizinci suresi olan Enfâl suresinin büyük bir kısmı, Bedir Savaşı ile ilgilidir ve bu ayetler Hicret'in ikinci yılında gazvenin ardından nazil olmuştur. Bedir suresi olarak da anılan Enfâl suresi 75 ayettir.
🔸 Surenin son ayetlerinde ise Müslümanlarla antlaşma yapan müşrik kabileler ve onların içinde kalmış olan bazı Müslüman azınlıklardan söz edilmektedir.
🔸 Dolayısıyla bu ayetlerin Mekke fethi öncesi ya da sonrasında nüzul olduğu tahmin edilmektedir.
ENFÂL SURESİNDE VURGULANAN KONULAR
🔸 Enfâl suresi adını ilk ayette geçen "enfal" kelimesinden alır. Arapçada fazlalık manasındaki nefl kökünden gelen nefelin çoğulu olan enfâl, "savaşta elde edilen ganimetler" anlamını taşır.
🔸 Kimi âlimlere göre enfâl, genel olarak ganimetler manasına gelmez; ganimetlerden Allah ve Peygamber (sav) hakkı olarak ayrılması gereken beşte birlik hazine payı için kullanılmıştır.
🔸 Enfâlin, savaş söz konusu olmadan da müşriklerin elinden çıkıp Müslümanların eline geçen her çeşit vergi veya gelir anlamına geldiğini söyleyenler de olmuştur.
🔸 Söz konusu surede söz konusu olan enfâl, Bedir Savaşı'nda elde edilen ganimetlerdir.
🔸 Surenin asıl konusu Bedir Savaşı ve ganimetler olarak görülse de asıl amaç, Müslümanların her devirde düşmanlara karşı alacakları tedbirlere ilişkin temel ilkelerin belirlenmesidir.
9. Cüz - Enfâl suresinin 1-40. ayetleri
🔸 Kur'an-ı Kerim'in 9. cüzü, Enfâl suresinin 1-40. ayetlerini ihtiva eder. Sure, Bedir Savaşı'nda müşriklerden elde edilen ganimetlerin Allah ve resulüne ait olduğunu ve dolayısıyla onların koyacağı ölçülerle paylaştırılacağını bildiren ayetle başlamıştır.
🔸 Bu ayette Müslümanlara Allah'tan korkmaları, birbirleriyle iyi geçinmeleri, Allah'a ve resulüne itaat etmeleri buyrulmuştur.
"Sana ganimetleri soruyorlar. Ganimetlerin Allah'a ve resulüne ait olduğunu söyle! O halde siz gerçek müminler iseniz Allah'a karşı saygısızlıktan sakının, aranızı düzeltin, Allah ve resulüne itaat edin."
Enfâl suresi 1. ayetin tefsiri
🔸 İslam'da savaşın ganimet elde etmek için değil Allah yolunda yapıldığı belirtilmiş; ganimet için "fazlalık" anlamına gelen enfâl kelimesinin kullanılması bu gerçeği doğrulamıştır.
🔸 Müslümanların, özellikle de savaşa katılacak olanların Allah'a olan sevgi ve güvenlerini gittikçe arttırarak korumaları, bedenî ve malî ibadetlerini hiçbir şekilde aksatmamaları emredilmiştir.
Enfâl suresi 1-4. ayetlerin tefsiri
🔸 Bedir Savaşı öncesi ve savaş sırasında gerçekleşen bazı konulara da değinilen ayetlerde düşmana karşı uygulanan ve savaş taktiği niteliği taşımayan geri çekilmelere işaret edilmiştir.
🔸 Savaştan kaçma olarak tanımlanan bu durumun haram olduğu ifade edilmiş ve Bedir zaferinin Allah'ın yardımı ile kazanıldığı vurgulanmıştır.
Enfâl suresi 5-19. ayetlerin tefsiri
🔸 Sonraki ayetlerde hem savaşta hem de barış zamanında kişiyi başarıya götüren ve ahiret mutluluğu sağlayan etkenlere değinilmiştir.
🔸 Bunların Allah'a ve Resulullah'a (sav) itaat etmek, fertlere ve topluma hayat veren ilahi çağrıya olumlu ve samimi bir karşılık vermek olduğu ifade edilmiştir.
Enfâl suresi 20-28. ayetlerin tefsiri
"Ey iman edenler! Sizi hayat verecek şeylere çağırdıklarında Allah ve resulünün çağrısına uyun ve şüphesiz bilin ki, Allah kişi ile kalbinin arasına girer. Unutmayın ki, O'nun huzuruna götürüleceksiniz."
Enfâl suresi 24. ayetin tefsiri
🔸 Allah'tan sakınmanın müminleri iyiyi kötüden ayırma anlayışına ulaştıracağına değinilmiş ve müşriklerin Resul-i Ekrem'in (sav) hayatına yönelik planlarını Allah'ın boşa çıkaracağı bildirilmiştir.
🔸 İnsanların, Peygamber Efendimiz (sav) aralarında bulunduğu ve tövbe ettikleri sürece helake uğramayacakları vurgulanmıştır.
🔸 Müşriklerin Kâbe bekçiliğine lâyık olmadıkları, bu şerefin Müslümanlara ait olması gerektiği belirtilmiş; bu ayet ile Kâbe'nin Müslümanların eline geçeceği müjdesi verilmiştir.
Enfâl suresi 27-35. ayetlerin tefsiri
🔸 Bedir zaferinin önemi ve Müslümanların muzaffer olması ile ilgili ilahi tecelliler üzerinde durulmuş; burada sayı çokluğunun değil inanç, azim, cesaret ve ilahi yardımın önemli olduğu vurgulanmıştır.
🔸 Müslümanların şartlar ne olursa olsun Allah'ı unutmamaları, O'na ve Resulü'ne (sav) itaat etmeleri ve hiçbir şekilde birbirleriyle çekişmemeleri öğütlenmiştir.
🔸 Aksi durumda zaafa düşecekleri, birlik ve dirliklerini yitirecekleri ifade edilmiştir.
Enfâl suresi 41-46. ayetlerin tefsiri
MUKABELE NASIL OKUNUR?
Mukabele karşılık verme, karşılıklı okuma anlamına gelir. Bir kimsenin Kur'an'ı ezberden veya kitaptan yüksek sesle okuması ve onu dinleyen topluluğun da sessizce Kur'an'dan takip etmesi anlamına gelen mukabele şu şekilde okunmalıdır:
🔸 Okumaya başlamadan önce ağız misvakla temizlenmeli.
🔸 Mescit veya bir başka temiz yerde okunmalı.
🔸 Kıbleye yönelmeli.
🔸 Allah Teâla'nın Nahl suresinin 98'inci ayetinde buyurduğu üzere "Kur'an okuyacak olduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın" sözünden hareketle Kur'an okumaya başlarken euzü besmele çekilmelidir.
🔸 Tevbe Suresi hariç her surenin başında besmele çekilmelidir.
🔸 Okunan Kur'an ayetlerini huşu ile dinleyip anlamları hakkında düşünmelidir.
🔸 Sesi güzelleştirmek ve Kur'an-ı Kerim'i tane tane okumak gerekir. Aceleci davranmamak ve med kaidelerine uymak gerekir.
KUR'AN-I KERİM HATİMLİ MEAL DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN
Kur'an-ı Kerim'i dinlemek, aynı zamanda Kur'an'ın da emridir. Cenâb-ı Hak, Araf suresinin 204'üncü ayetinde "Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki, merhamet olunasınız" buyurur.
MUKABELE NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Peygamber Efendimize (sav) 610 yılında ilk vahyin gelişiyle başlayan Kur'an'ın indiriliş süreci, 632 yılına kadar, yaklaşık 23 yıl devam etti.
🔸 Peygamberimizle (sav) Cebrail, her yıl Ramazan ayında bir araya gelerek, o güne kadar indirilen Kur'an ayetlerini, karşılıklı olarak okudular. Önce Cebrail okur Peygamberimiz (sav) dinlerdi. Daha sonra da Peygamberimiz okur, Cebrail dinlerdi.
🔸 Bu durum Peygamberimizin (sav) vefat ettiği yıl 632 de iki kez tekrarlandı. Böylece Kur'an ayetlerinin unutulmasının önüne geçildi. Peygamberimizin (sav) bu davranışını kendilerine örnek alan Müslümanlar, bunu dini bir gelenek olarak günümüze kadar sürdürmüşlerdi.
PEYGAMBERİMİZ KUR'AN'I BAŞKASINDAN DİNLEMEYİ SEVERDİ
Peygamber Efendimiz (sav), Kur'an'ı başkasından dinlemeyi severdi. Başkasından dinlerken mübarek gözyaşlarını tutamazdı.
🔸 Bir hadiste, Allah'ın evlerinden birinde O'nun kitabını okuyan ve müzakere eden cemaati rahmetin kaplayacağı, onları meleklerin kuşatacağı ve Allah Teâlâ'nın o mecliste yer alanları kendi nezdinde bulunanlara bildireceği kaydedilir.
Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî
İbn-i Mes'ud (ra) anlatıyor:
Resulullah (sav) bana hitaben: "Bana Kur'ân oku!" buyurdu. Ben "Ya Resûlallah! Kur'ân sana indirildiği halde, sana Kur'ân'ı ben mi okuyacağım?" dedim. Allah Resulü (sav) "Ben Kur'an'ı kendimden başka birisinden dinlemeyi hakikaten severim" buyurdu. Bunun üzerine, Resul-i Ekrem'e (sav) Nisâ suresinden okumaya başladım.
Nihayet "Her ümmetten birer şâhit getirdiğimiz ve ey Muhammed, onların üzerlerine de seni şâhit olarak getirdiğimiz zaman onların hâli nice olur?" ayetine geldiğimde, Resûl-i Ekrem Efendimiz (sav) "Şimdilik yeter!" buyurdu. Dönüp baktığımda, bir de ne göreyim, Resul-i Ekrem Efendimizin (sav) iki gözünden yaşlar akıyordu.