Osman Şahin'in sesinden 14. Cüz I Mukabele
Hicr suresinin 1-99. ayetlerini ve Nahl suresinin 1-128. ayetleri ihtiva eder
14. CÜZDE HANGİ SURELER BULUNUR?
🔸 Kur'an-ı Kerim'in 14. cüzü, Hicr suresinin 1-99. ayetlerini ve Nahl suresinin 1-128. ayetleri ihtiva eder.
HİCR SURESİ
Kur'an-ı Kerim'in 15. suresi olan Hicr suresi, Mekke döneminde Peygamber Efendimize (sav) ve Müslümanlara yönelik baskıların şiddetlendiği yıllarda nazil olmuştur.
🔸 99 ayetten oluşan sure adını, 80. ayette geçen hicr kelimesinden almaktadır.
🔸 Hz. Salih'in peygamber olarak gönderildiği Semûd kavminin yaşadığı bölgenin merkezi olan Hicr şehri, Hicaz'ın kuzey kesiminde Medine-Tebük yolu üzerinde sarp kayalıklardan oluşan bir vadide kurulmuştur.
🔸 Dağ yamaçlarına oydukları muhkem meskenlerde yaşayan bu kavim, gösterdiği mucizelere rağmen Hz. Salih peygambere inanmadıkları, uyarılarına aldırmayıp inkârcılıkta direndikleri için helâk edilmiştir.
Hz. Salih hangi kavme peygamber olarak gönderilmiştir?
YUSUF SURESİNDE VURGULANAN KONULAR
Düşman istilâsından ve çeşitli afetlerden korunmak için kayaları oyarak yaptıkları güvenli meskenler Semûd kavmini helâk olmaktan kurtaramamıştır.
🔸 Surenin sonlarına doğru yer alan bu kıssa, Kur'an'a inanmak istemeyen müşriklere bir uyarı ve ihtar niteliği taşımaktadır.
🔸 Kur'an-ı Kerim'in ilâhî koruma altında olduğu, onu tahrif etmeye veya ortadan kaldırmaya yönelik her teşebbüsün boşa çıkacağı açıkça belirtilmiştir.
🔸 Öte yandan hicr kelimesi "tasarruftan menetmek, engel olmak" gibi manalara da gelmektedir.
🔸 Ayetlerde doğrudan doğruya Kur'an'a yönelik saldırıların ilâhî koruma engeliyle karşılaşacağı bildirilir. Bu bakımdan surenin ismiyle muhtevası arasında bir ilişkinin bulunduğu dikkati çeker.
Kur'an-ı Kerim'de adı geçen helak edilen kavimler
14. Cüz – Hicr suresinin 1-99. ayetleri
🔸 14. cüz, Hicr suresinin tamamını içinde barındırır. Sure, inkâr edenlerin "Keşke Müslüman olsaydık" diye hayıflanacakları vurgusu ile başlamıştır.
🔸 Hiçbir toplumun kendilerine belli bir kitap gönderilmeden helak edilmediği belirtilmiştir. Gönderilen tebliğlere rağmen inkârcıların iman etmedikleri ifade edilmiştir.
"Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar, yine de "Herhalde gözlerimiz perdelendi, hatta bize büyü yapılmış olmalı!" derler."
Hicr suresi 1-14. ayetlerinin tefsiri
🔸 Kur'an-ı Kerim'in her türlü tebdil ve tahriften korunacağı, Peygamberimize (sav) "mecnun" (cin musallat olmuş) diyerek iftira edenlerin bütün çabalarının boşa çıkacağı ifade edilmiştir.
🔸 Daha önceki peygamberlere de benzeri iftiraların yapıldığı, ancak gerçeği inkâr eden o zalimlerin çok kötü akıbetlere uğradıkları bildirilmiştir.
🔸 Göklerin kapıları kendilerine açılsa da hakikatleri gözleriyle görseler de bu durumu bir büyü sanıp yine de inanmaya yanaşmayacakları haber verilmiştir.
🔸 Cinlerin ve şeytanların göklerin ötesinden vahiy getirmeye güç yetiremeyeceklerini, bu bölgelerin Allah'ın koruması altında bulunduğunu bildiren ayetlerin ardından Allah'ın tabiat olayları üzerindeki kudret ve hâkimiyetine dikkat çeken ayetler gelmiştir.
🔸 Hayat verenin de öldürenin de ölümden sonra mahşerde bir araya toplayacak olanın da Allah Teâlâ olduğu vurgulanmıştır.
Hicr suresi 16-25. ayetlerinin tefsiri
🔸 Hz. Adem'in ilk insan olarak yaratılışı konusuna yer verilen ayetlerde melekler secde emrine uydukları halde İblis'in bu emre uymayıp isyan ettiği, bu yüzden lanetlendiği bildirilir.
🔸 Ancak Allah'ın has kullarını azdırmaya gücünün yetmeyeceği, yalnızca günahkârlardan kendisine uyanları baştan çıkarabileceği, onların da esasen cehennemle tehdit edildikleri, cehennemin yedi kapısı olduğu, her grubun ayrı bir kapıdan oraya gireceği belirtilir.
🔸 Günahtan sakınan iyi kimseler ise pınarlarla bahçelerin yer aldığı cennetlere güvenle girecekler, gönüllerinden her türlü kin ve nefret alınıp tertemiz hale getirildiği için birbirleriyle kardeş olarak mutlu yaşayacaklar ve orada ebedî kalacaklardır.
🔸 Allah'ın gafûr ve rahîm olduğunu, ancak azabının da çok çetin olacağını kulların bilmesi gerektiğini vurgulanmıştır.
Hicr suresi 42-50. ayetlerinin tefsiri
14. Cüz – Hicr suresinin 1-99. ayetleri
🔸 14. cüz, Hicr suresinin tamamını içinde barındırır. Sure, inkâr edenlerin "Keşke Müslüman olsaydık" diye hayıflanacakları vurgusu ile başlamıştır.
🔸 Hiçbir toplumun kendilerine belli bir kitap gönderilmeden helak edilmediği belirtilmiştir. Gönderilen tebliğlere rağmen inkârcıların iman etmedikleri ifade edilmiştir.
"Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar, yine de "Herhalde gözlerimiz perdelendi, hatta bize büyü yapılmış olmalı!" derler."
Hicr suresi 1-14. ayetlerinin tefsiri
🔸 Kur'an-ı Kerim'in her türlü tebdil ve tahriften korunacağı, Peygamberimize (sav) "mecnun" (cin musallat olmuş) diyerek iftira edenlerin bütün çabalarının boşa çıkacağı ifade edilmiştir.
🔸 Daha önceki peygamberlere de benzeri iftiraların yapıldığı, ancak gerçeği inkâr eden o zalimlerin çok kötü akıbetlere uğradıkları bildirilmiştir.
🔸 Göklerin kapıları kendilerine açılsa da hakikatleri gözleriyle görseler de bu durumu bir büyü sanıp yine de inanmaya yanaşmayacakları haber verilmiştir.
🔸 Cinlerin ve şeytanların göklerin ötesinden vahiy getirmeye güç yetiremeyeceklerini, bu bölgelerin Allah'ın koruması altında bulunduğunu bildiren ayetlerin ardından Allah'ın tabiat olayları üzerindeki kudret ve hâkimiyetine dikkat çeken ayetler gelmiştir.
🔸 Hayat verenin de öldürenin de ölümden sonra mahşerde bir araya toplayacak olanın da Allah Teâlâ olduğu vurgulanmıştır.
Hicr suresi 16-25. ayetlerinin tefsiri
🔸 Hz. Adem'in ilk insan olarak yaratılışı konusuna yer verilen ayetlerde melekler secde emrine uydukları halde İblis'in bu emre uymayıp isyan ettiği, bu yüzden lanetlendiği bildirilir.
🔸 Ancak Allah'ın has kullarını azdırmaya gücünün yetmeyeceği, yalnızca günahkârlardan kendisine uyanları baştan çıkarabileceği, onların da esasen cehennemle tehdit edildikleri, cehennemin yedi kapısı olduğu, her grubun ayrı bir kapıdan oraya gireceği belirtilir.
🔸 Günahtan sakınan iyi kimseler ise pınarlarla bahçelerin yer aldığı cennetlere güvenle girecekler, gönüllerinden her türlü kin ve nefret alınıp tertemiz hale getirildiği için birbirleriyle kardeş olarak mutlu yaşayacaklar ve orada ebedî kalacaklardır.
🔸 Allah'ın gafûr ve rahîm olduğunu, ancak azabının da çok çetin olacağını kulların bilmesi gerektiğini vurgulanmıştır.
Hicr suresi 42-50. ayetlerinin tefsiri
🔸 Hz. İbrahim'e, ilerlemiş yaşına rağmen bir erkek çocuk sahibi olacağını müjdeleyen meleklerin gelişini ve İbrahim'in bu müjdeyi hayretle karşılayışı anlatılmıştır.
🔸 Ardından bu meleklerin Hz. Lût ile ona inananlar dışında bütün Lût kavmini helâk ettikleri bildirilir.
🔸 Kur'an'ın başka surelerinde de yer yer anlatılan Lût kavminin helâk edilmesi olayı en geniş ve ayrıntılı biçimde bu surede yer almaktadır.
🔸 Resul-i Ekrem'in (sav) hayatına yemin edilerek azgınlık ve sapıklık içinde şaşkına dönmüş olmaları yüzünden onların bu helâki hak ettikleri haber verilir.
Hicr suresi 51-72. ayetlerinin tefsiri
🔸 Hicr ahalisinin peygamberleri inkâr etmesi yüzünden helâk edildiği, onların dağ yamaçlarında kayaları oyarak yaptıkları evlerin kendilerini kurtarmaya yetmediği gerçeğine dikkat çekilmiştir.
🔸 Gökleri ve yeri yaratan Allah'ın her şeyi hakkıyla bildiğini ve beklenen sonucun yakında gerçekleşeceğini bildiren ayetler zikredilmiştir.
🔸 Müşriklerin gerek vahiy gerekse Peygamberimiz (sav) hakkında konuşup alay etmelerine aldırmadan tebliğ görevini sürdürmesi gerektiği yolunda Resûl-i Ekrem'e (sav) emir ve tavsiyelerde bulunulmuştur.
"Söyledikleri yüzünden canının sıkıldığını muhakkak ki biliyoruz. Ama sen Rabbini hamd ile tesbih et, secde edenlerden ol! Kesin olan şey gelinceye kadar Rabbine kulluk et."
Hicr suresi 80-99. ayetlerinin tefsiri
NAHL SURESİ
🔸 Kur'an-ı Kerim'in 16. suresi olan Nahl suresi, Mekke döneminde hicretten kısa bir süre önce nâzil olmuştur.
🔸 128 ayetten oluşan Nahl suresi adını 68-69. ayetlerde geçen ve bal arısı manasına gelen "nahl" kelimesinden alır.
🔸 Surenin muhtevası ile nazil olduğu dönem arasında sıkı bir bağlantının bulunduğu görülmektedir.
NAHL SURESİNDE VURGULANAN KONULAR
İslam'ın ilk muhatapları olan Mekke müşrikleri, 10 yılı aşkın bir süre içinde Peygamberimize (sav) ve ashabına yönelik saldırgan tutumlarını sertleştirerek devam ettirmiş, bunun sonucunda Habeşistan'a, ardından Medine'ye hicret başlamıştır.
🔸 Mekke'de kalanlar ise hayatlarını çetin şartlar altında sürdürmeye çalışmıştır.
🔸 Kur'an, geçmiş peygamberlerden örnek göstererek hak dine karşı çıkanların dünyada yenilgiye uğrayıp yok olacağını, ölümden sonra da mutsuz bir hayat yaşayacağını haber vermiştir.
🔸 Müşrikler ise bu tehditlerin ne zaman gerçekleşeceğini alaylı ifadelerle sormuşlardır.
🔸 Nahl suresinin ilk ayetinde bu ilahi buyruğun mutlaka gerçekleşeceği belirtilmekte ve acele edilmemesi gerektiği ihtar edilmektedir.
Medine'den önce Müslümanların ilk hicreti: Habeşistan
14. Cüz – Nahl suresinin 1-128. ayetleri
🔸 14. cüz, Nahl suresinin tamamını içinde barındırır. Sure, müşriklerin tutumlarına karşı Allah'ın emrinin mutlaka yerine geleceği vurgusu ile başlamaktadır.
🔸 Allah'ın gökleri ve yeri hikmetle yarattığı; putperestlerin ortak koştukları her şeyden münezzeh olduğu belirtilmiştir.
🔸 Değerli bir varlık olan insanın bütün kâinatı yaratan ve yöneten Allah'tan başkasını mâbud tanıması ve ona uluhiyet nisbet etmesinin yanlışlığı vurgulanmıştır.
🔸 Yaratıcının tek oluşunun ispatı için tabiatın mükemmel kuruluş ve işleyişinden örnekler verilmiş ve bunun insan hayatının düzenlenmesindeki rolüne dikkat çekilmiştir.
🔸 Bu örnekler arasında evcil hayvanlar, su ve bu sayede yetişen besinler, yer küresinin uzay içindeki konumu, denizler ve dağlar zikredilmektedir.
Nahl suresi 1-21. ayetlerinin tefsiri
🔸 Sonraki ayetlerde insana sorumluluk duygusu telkin eden ahiret hayatına yer verilmektedir.
🔸 Bu ayetlerde ahirete inanmayanların kalplerinin inkâr ve kibirle dolu olduğu, bu sebeple vahiy ürünü Kur'an'ı "eskilerin masalları" diye nitelendirdikleri anlatılmakta, aynı davranışı ortaya koyan geçmiş kavimlerin helâk edildiği bildirilmektedir.
🔸 Vahye karşı direnenle ona inananların ölüm sonrası durumu tasvir edilmekte, ardından Allah'a ortak koşma, ahirete inanmama, peygamberlerin tebliğine önem vermeme şeklindeki inkârcılığın eskiden olduğu gibi Hz. Peygamber döneminde de görüldüğü söylenmiştir.
🔸 İnkârcıların hem dünyada hem ahirette helâk ve azapla karşılaşacağı haber verilmiş, muhtemelen Habeşistan'a ve Medine'ye hicret edenlere işaretle onları dünyada ve ahirette iyi bir akıbetin beklediği belirtilmiştir.
Nahl suresi 22-47. ayetlerinin tefsiri
🔸 Daha sonra şirk inancı eleştirilmiş, insanın bir sıkıntı ile karşılaştığında tek olan Allah'a sığındığı, sıkıntısı Allah tarafından giderilince tekrar O'na şerik koştuğu ifade edilmiştir.
🔸 Cahiliye Araplarının kız babası olmayı kendilerine yakıştırmadıkları halde meleklerin Allah'ın kızları olduğunu ileri sürdükleri belirtilmiş, ahirete imanın önemine değinilmiştir.
🔸 Resul-i Ekrem'e (sav) indirilen kitapla dinî ihtilâfların ortadan kaldırılması, müminlere hidayet ve rahmet vesilesi olmasının hedeflendiği anlatılmıştır.
Nahl suresi 48-64. ayetlerinin tefsiri
🔸 Dünya nimetlerinden su, süt veren hayvanlar, hurma, üzüm ve özellikle arıdan, ayrıca insana lütfedilen eş, oğullar ve torunlardan söz edilmekte, ardından şirk anlayışının çarpıklığına tekrar vurgu yapılmıştır.
🔸 İnsanların faydalandığı bazı tabiat nimetleri hatırlatılmış; ahiret gününde inkârcılarla müşriklerin karşılaşacağı kötü durumlara temas edilmiştir.
"Sizler hiçbir şey bilmez bir durumdayken Allah sizi analarınızın karnından dışarı çıkardı; şükredesiniz diye size kulaklar, gözler, kalpler verdi. Semanın boşluğunda buyruk altına sokulmuş kuşları görmüyorlar mı? Onları (boşlukta) Allah'tan başkası tutmuyor. Kuşkusuz bunda inanan bir topluluk için ibretler vardır."
Nahl suresi 65-89. ayetlerinin tefsiri
r yıl Ramazan ayında bir araya gelerek, o güne kadar indirilen Kur'an ayetlerini, karşılıklı olarak okudular. Önce Cebrail okur Peygamberimiz (sav) dinlerdi. Daha sonra da Peygamberimiz okur, Cebrail dinlerdi.
🔸 Bu durum Peygamberimizin (sav) vefat ettiği yıl 632 de iki kez tekrarlandı. Böylece Kur'an ayetlerinin unutulmasının önüne geçildi. Peygamberimizin (sav) bu davranışını kendilerine örnek alan Müslümanlar, bunu dini bir gelenek olarak günümüze kadar sürdürmüşlerdi.
PEYGAMBERİMİZ KUR'AN'I BAŞKASINDAN DİNLEMEYİ SEVERDİ
Peygamber Efendimiz (sav), Kur'an'ı başkasından dinlemeyi severdi. Başkasından dinlerken mübarek gözyaşlarını tutamazdı.
🔸 Bir hadiste, Allah'ın evlerinden birinde O'nun kitabını okuyan ve müzakere eden cemaati rahmetin kaplayacağı, onları meleklerin kuşatacağı ve Allah Teâlâ'nın o mecliste yer alanları kendi nezdinde bulunanlara bildireceği kaydedilir.
Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî
İbn-i Mes'ud (ra) anlatıyor:
Resulullah (sav) bana hitaben: "Bana Kur'ân oku!" buyurdu. Ben "Ya Resûlallah! Kur'ân sana indirildiği halde, sana Kur'ân'ı ben mi okuyacağım?" dedim. Allah Resulü (sav) "Ben Kur'an'ı kendimden başka birisinden dinlemeyi hakikaten severim" buyurdu. Bunun üzerine, Resul-i Ekrem'e (sav) Nisâ suresinden okumaya başladım.
Nihayet "Her ümmetten birer şâhit getirdiğimiz ve ey Muhammed, onların üzerlerine de seni şâhit olarak getirdiğimiz zaman onların hâli nice olur?" ayetine geldiğimde, Resûl-i Ekrem Efendimiz (sav) "Şimdilik yeter!" buyurdu. Dönüp baktığımda, bir de ne göreyim, Resul-i Ekrem Efendimizin (sav) iki gözünden yaşlar akıyordu.