Hz. İbrahim'in Duası

İbrahim Suresi'nin 35 ilâ 41. Ayetlerinde şöyle buyrulur:
"Hani İbrahim demişti ki: "Rabbim! Bu şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut." "Rabbim! Çünkü o putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Artık kim bana uyarsa o bendendir. Kim de bana karşı gelirse şüphesiz sen çok bağışlayan, çok merhamet edensin." "Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kâbe'nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler." "Rabbimiz! Şüphesiz sen, gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz." "Hamd, iyice yaşlanmış iken bana İsmail'i ve İshak'ı veren Allah'a mahsustur. Şüphesiz Rabbim duayı işitendir." "Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle." "Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, ana-babamı ve inananları bağışla."
Hz. İbrahim'in, güvenli kılmasını Allah'tan istediği şehir Mekke'dir. Yüce Allah önceki âyetlerde insanlığa verdiği nimetleri anarken burada, Hz. İbrahim'in duasıyla Mekkeliler'e verdiği nimetleri hatırlatır. Ayrıca burada Allah'ın verdiği sayısız nimetlerin şükrünü yerine getiren bir kulun yani Hz. İbrahim'in Allah'a kulluğu, O'na nasıl yalvarıp yakardığı ve O'ndan istedikleri dile getirilir. Kurtuluşun, Allah'ın birliği ilkesine dayanan Hz. İbrahim'in yolunda olduğuna işaret edilir.
35. âyette geçen "put" kelimesi, Allah'tan başka kendisine ilâhî güç veya nitelikler yakıştırılarak değer verilen her şeyi ifade eder.
Can ve mal güvenliğinin bulunmadığı bir yerde dinî ve dünyevî görevler yerine getirilemeyeceği için Hz. İbrahim öncelikle beldenin güvenli kılınmasını, sonra da insanlığı mânevî felâketlere sürükleyen putperestlikten hem kendisini hem de soyundan gelenleri korumasını yüce Allah'tan niyaz etmiştir. Hazreti İbrahim bu şirk vasıtalarından korunan müminleri, kendinden ve kurtuluşa erenlerden saymış, karşı gelip isyan edenler hakkında ise, "sen çok bağışlayan, çok merhamet edensin" diyerek onları Allah'ın affına havale etmiştir. Bu da Hz. İbrahim'in şefkat ve merhametinin derinliğini gösterir.